Kıskançlık Boşanma Sebebi Midir? Nasıl İspatlanır?

Kıskançlık, ilişkilerde sıklıkla sorunlara yol açan karmaşık bir duygudur. Evlilik birliğinde veya uzun süreli ilişkilerde ortaya çıkan kıskançlık, güvensizlik, iletişim eksikliği ve kontrol arzusuyla ilişkilendirilir. Pek çok kişi için kıskançlık, ilişkinin sağlıklı bir şekilde gelişmesini zorlaştıran bir faktördür. Ancak, kıskançlığın boşanmanın temel bir sebebi olup olmadığına dair farklı görüşler bulunmaktadır. Bu blog yazısında, kıskançlığın boşanma sürecindeki rolünü ve ilişkideki diğer faktörlerle nasıl etkileşime girdiğini daha yakından inceleyeceğiz. Kıskançlık boşanma sebebi mi yoksa sadece diğer sorunların bir yansıması mı olduğunu anlamak, sağlıklı ilişki dinamiklerini anlamamıza ve gelecekteki ilişkilerimizi güçlendirmemize yardımcı olabilir.

Kıskançlık, bir ilişkide sorunlara yol açabilen bir faktör olabilir, ancak tek başına bir boşanma sebebi olarak genellikle kabul edilmez. Kıskançlık, bir kişinin güvensizlik duygularını ifade etmesi veya başka bir kişiye yönelik endişeleri olması anlamına gelir. İlişkilerde zaman zaman kıskançlık yaşanabilir ve bu normal olarak kabul edilebilir. Ancak, sürekli, aşırı kıskançlık veya kıskançlık nedeniyle ortaya çıkan güvensizlik, ilişkide sorunlara neden olabilir ve zamanla ilişkiyi olumsuz etkileyebilir.

Kıskançlık, güvensizlik, iletişim eksikliği, düşük özsaygı, kontrol arzusu ve geçmişteki deneyimler gibi daha derin sorunların bir belirtisi olabilir. Bu sorunlar, bir ilişkide büyüyebilir ve başka birçok faktörle birleşerek boşanma sürecine yol açabilir. Kıskançlık, güven ve sağlıklı iletişim eksikliği gibi daha temel sorunları yansıtabilir.

Boşanmanın nedenleri çiftlere ve duruma göre değişebilir. Kıskançlık, çiftler arasında yaşanan sorunları veya temel uyumsuzlukları yansıtabilir, ancak her zaman tek başına bir boşanma sebebi değildir. Bir ilişkide kıskançlık sorunu yaşıyorsanız, bu sorunun altında yatan nedenleri anlamaya çalışmak ve çift olarak ilişkiyi geliştirmek için iletişim kurmak önemlidir. Ayrıca, profesyonel yardım almak veya ilişki danışmanlığı almak da yardımcı olabilir.

Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması: Şiddetli Geçimsizlik

Türk Medeni Kanunu 166. maddede yer alır. Evlilik birliğinin temelden sarsılması, ciddi sorunların varlığını ve ilişkinin sürdürülemez hale geldiğini gösteren bir durumu ifade eder. Bu durum, boşanmanın en yaygın nedenlerinden biridir. Temelden sarsılan bir evlilik birliği, çiftler arasında derin çatışmalar, sürekli ve çözümsüz sorunlar, güvenin kaybı veya sadakatsizlik gibi durumları içerebilir.

Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan faktörler şunlar olabilir:

  1. İhanet ve sadakatsizlik: Bir eşin diğerine karşı sadakatsizlik göstermesi, güvenin kaybına ve evlilik birliğinin temelden sarsılmasına yol açabilir.
  2. Sürekli çatışmalar: Çiftler arasında sürekli ve çözümsüz çatışmalar, ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam etmesini zorlaştırabilir ve zamanla evlilik birliğini temelden sarsabilir.
  3. İletişim eksikliği: Sağlıklı iletişim eksikliği, duygusal bağın zayıflamasına, anlayışsızlık ve yanlış anlamalara yol açabilir, bu da evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olabilir.
  4. Farklı değerler ve hedefler: Çiftlerin temel değerleri, hedefleri ve yaşam tarzları arasında uyuşmazlık olduğunda, evlilik birliği temelden sarsılabilir.
  5. Fiziksel veya duygusal istismar: Fiziksel, duygusal veya cinsel istismar, sağlıklı bir evlilik birliğini imkansız hale getirebilir ve ciddi sonuçlara yol açabilir.
Boşanma Davasında Kıskançlık Nasıl İspatlanır?

Boşanma Davasında Kıskançlık Nasıl İspatlanır?

Boşanma Davasında Kıskançlık Nasıl İspatlanır?

Boşanma davasında kıskançlığı ispatlamak, genellikle duygusal durumları, ilişkideki davranışları ve ilişkiye zarar veren faktörleri kanıtlamayı gerektirir. Kıskançlık, somut kanıtlarla doğrulanması zor bir duygusal deneyim olduğundan, bu tür bir ispatlama zorlu olabilir. Ancak, aşağıdaki adımlar kıskançlığı ispatlamak için yardımcı olabilir:

  1. İletişim kayıtları: Eğer kıskançlıkla ilgili tartışmalar veya tehditler yazılı olarak kaydedildiyse (mesajlar, e-postalar, whatsap görüşmeleri vb.), bu belgeler boşanma davası sürecinde ispat amacıyla kullanılabilir.
  2. Tanıklar: Kıskançlık davranışlarını doğrulayabilecek tanıkların ifadeleri, mahkeme için önemli kanıtlar olabilir. Tanıklar, ilişkide yaşanan kıskançlık olaylarını veya belirli davranışları gözlemlediklerini ifade edebilirler.
  3. Psikolojik raporlar: Eğer kıskançlık, bir psikolojik sorunun belirtisi olarak kabul ediliyorsa, bir psikolog veya psikiyatrist tarafından hazırlanan raporlar, kıskançlık sorununun varlığını ve etkisini kanıtlamak için kullanılabilir.
  4. Olayların kaydedilmesi: Kıskançlıkla ilişkili şiddet, tehditler veya saldırganlık durumlarında, olayların fotoğrafları, videoları veya ses kayıtları önemli kanıtlar olabilir. Bu tür kanıtlar, mahkemeye sunulabilir ve kıskançlığın zarar verici etkisini göstermeye yardımcı olabilir.
  5. İstismar durumları: Kıskançlık, bazen duygusal veya fiziksel istismarın bir parçası olabilir. İstismar durumları, mağdurların belgeleri, tıbbi raporlar veya istismarcıya yönelik yapılan şikayetler gibi kanıtlarla desteklenmelidir.

Kıskançlığı ispatlamak için, bir avukatın profesyonel yardımına başvurmak önemlidir. Avukatlar, şiddetli geçimsizliği ispatlayacak delilleri toplamak ve mahkemede etkili bir şekilde sunmak için sizi profesyonel şekilde temsil edebilir. Boşanma davaları, hukuki olarak teknik davalardır. Usulen yapılacak olan hatalar haklı olduğunuz davada haksız çıkmanıza sebep olabilir. Bu sebeple uzman desteği almak sizin için faydalı olacaktır.

Aşırı Kıskançlık Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 08/11/2017, 2016/6205 E., 2017/12397 K.

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda; davalı-karşı davacı erkeğin mahkemece belirlenen kusurlarına karşılık, davacı-karşı davalı kadının aşırı kıskançlık gösterdiği ve hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında davalı-karşı davacı erkek için de, evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen bu olaylar karşısında davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır. O halde, davalı-karşı davacı erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir. 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/22802 E. , 2018/10054 K.

‘’Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen fiziksel şiddet ve hakaret vakıalarının ispatlanamadığı bu sebeple erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, davalı-karşı davacı ……ın ise mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışı yanında evliliğin son dönemlerinde birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine karşı aşırı kıskançlık gösteren ve sürekli başka ……lerle ilişkisi olduğuna dair yakıştırmalarda bulunan davacı-karşı davalı erkeğin, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı ……ın ise aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.’’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/11033 E. , 2018/2355 K.

‘.. davalı erkek boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda ağır kusurlu olup, erkeğin eşine karşı aşırı kıskançlık göstererek başkalarının yanında rencide edici mahiyetteki davranışları aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ölçüsünde az kusurlu davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m.174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.’’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/15826 E. , 2018/4777 K.

‘’Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davalı erkeğin, evlilik birliği devam ederken düzenli bir işi ile düzenli bir gelirinin olmadığı, bahane bularak kendisine bulunan işten ayrıldığı, birlik görevlerini yerine getirmekte ihmalkar davrandığı, eşine karşı aşırı kıskançlık göstermek suretiyle baskı uyguladığı, davacı kadının da, benimle para için evlendin, erkeklik yatakta olmaz, kendine bir iş bul diyerek eşini rencide ettiği ve kadının cinsel birleşmeden kaçındığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen boşanmaya neden olan taraflar eşit kusurludur. Bu yön dikkate alınmadan, davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü bozmayı gerektirmiştir.’’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/11205 E. , 2018/1791 K.

‘’.. tarafların zaman zaman ortak konutta tartıştıkları, bu tartışmalar sırasında davalı kadının eşine yüksek sesle bağırdığı, bu nedenle komşuların da aile içerisinde gerçekleşen tartışmalardan haberdar oldukları, tartışmalar sırasında davalının eşine karşı hakaret içeren sözler söylediği, ayrıca gündelik hayatta davalının aşırı kıskanç davranışlarda bulunduğu bu davranışlar nedeniyle evliliğin çekilmez bir hal aldığı, esasen taraflar arasındaki sözlü tartışmaların kaynağının da davalının aşırı kıskançlığı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalının tam kusurlu olduğundan bahisle davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.’’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 21/11/2016, 2015/21292 E., 2016/15047 K.

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle, davalı kadının aşırı kıskanç olduğu, bu konuda eşine baskı uyguladığı ve eşinin kendisini aldattığı yönünde söylemlerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı, dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. 

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir