kiracı hakları, kira davaları, kira avukatı, izmir kira avukatı, kira avukatının görevleri, en iyi kira avukatı, kira avuktı ne iş yapar, izmirde kira davaları, kiracım evden çıkmıyor, kira davası ücreti, kira davasında yapılacak işlemler

Boşanma davaları, çiftlerin ayrı yaşama kararı aldığı durumlarda karşılaşılan hukuki süreçlerdir. Bu süreçlerde çiftlerin üzerinde en çok durdukları konulardan biri, çocukların velayetidir. Boşanmada çocuğun velayeti, çocuğun korunması, yetiştirilmesi ve eğitimi ile ilgili temel sorumlulukların hangi ebeveyn veya taraflar tarafından üstlenileceğini belirler. Bu makalede, boşanma davasında çocuğun velayeti kime verilir konusu hukuksal açıdan ele alınacak ve yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilecektir.

Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanmada çocuğun velayeti konusunda esas alınan temel ilke “çocuğun çıkarı” ilkesidir. Çocuğun çıkarı ilkesi, çocuğun fiziksel, zihinsel, ahlaki, duygusal ve sosyal gelişimini en iyi şekilde sağlamak amacıyla gözetilir. Mahkemeler, velayet kararlarını verirken çocuğun çıkarını esas alır ve bu ilkeye uygun olarak hareket eder.

Velayet Anneye Nasıl Verilir ?

Çocuğun velayetinin anneye verilmesi, boşanma davalarında yaygın bir durumdur, ancak her durumda farklı faktörler göz önünde bulundurulur. Boşanma davasında çocuğun velayetinin anneye verilmesi için belirli şartların oluşması gerekmektedir. Velayetin anneye verilmesi için aşağıdaki faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir:

  1. Çocuğun İhtiyaçları: Mahkemeler, çocuğun sağlığı, güvenliği, eğitimi, duygusal ve psikolojik ihtiyaçları gibi faktörleri değerlendirir. Annenin çocuğun bu ihtiyaçlarını daha iyi şekilde karşılayabileceği düşünülüyorsa, velayetin anneye verilmesi olasıdır.
  2. Ana Bağ: Mahkemeler, çocuğun annesiyle olan duygusal bağını ve ilişkisini gözlemleyerek değerlendirir. Çocuğun annesiyle yakın bir bağ kurması ve annesiyle olan ilişkisini sürdürebilmesi velayetin anneye verilmesi için önemli bir faktördür.
  3. Bakım ve Ebeveynlik Becerileri: Mahkemeler, annenin çocuğun bakımı, günlük ihtiyaçlarına ve sağlık gereksinimlerine uygun şekilde yanıt verebilme yeteneğini değerlendirir. Annenin ebeveynlik becerileri, çocuğun velayetinin anneye verilmesinde etkili olabilir.
  4. Ana Konumun Devamlılığı: Mahkemeler, çocuğun mevcut yaşam düzenine ve rutinine bakar. Eğer çocuk anaokuluna veya okula gidiyorsa, sosyal çevresi varsa ve alıştığı bir yaşam düzeni mevcutsa, bu durumda velayetin annede kalması tercih edilebilir.
  5. Diğer Faktörler: Mahkemeler, ebeveynler arasındaki ilişkiyi, işbirliği yeteneğini, çocuğun diğer ebeveynle olan ilişkisini ve ebeveynlerin iletişimini de değerlendirir. Eğer anne diğer ebeveynle işbirliği yapmaya ve çocuğun diğer ebeveynle ilişkisini desteklemeye istekliyse, velayetin annede kalması olasıdır.

Unutulmaması gereken önemli bir nokta, her boşanma davasının farklı olabileceğidir. Çocuğun boşanma davasında velayetinin anneye verilmesi için tüm durum ve şartların anne lehine gelişmesi gerekmektedir. Çocuğun üstün yararı annenin yanında kalmasını gerektiriyorsa hakim velayeti anneye verebilecektir. Mahkeme, çocuğun en iyi çıkarını gözeterek velayet kararını verir ve bu nedenle her durumda farklı faktörler etkili olabilir.

Çocuğun Velayetinin Annede Kalacağına İlişkin Yargıtay Kararı

T.C.YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİE. 2020/6360K. 2021/431 T. 20.1.2021

Dosya incelendiğinde, davanın açıldığı 02.12.2013 tarihinden itibaren yargılama süreci boyunca tarafların ortak çocuklarının davacı-karşı davalı anne yanında kaldıkları sabittir. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporunda, çocukların anne yanında kalmalarının fiziksel, sosyal, kültürel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkileyeceği hususu ispatlanmamış olup, duruşmada dinlenen ortak çocukların da velayet hususunda ebeveynleri arasında seçim yapmak istemedikleri anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı babanın ise kendisine yeni bir aile düzeni kurmuş olması ve çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması ilkeleri bir arada değerlendirildiğinde ortak çocuklar H. ve A. E.’nin velayetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davalı-karşı davacı babaya verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönüyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Velayet Nasıl Babaya Verilir ?

Velayetin babaya verilmesi de mümkündür. Türk Medeni Kanunu’na göre, velayet kararı çocuğun üstün yararına dayalı olarak verilir ve cinsiyet temelinde bir tercih yapılmaz. Mahkemeler, çocuğun çıkarını en iyi şekilde gözeterek velayet kararını verir. Çocuğun çıkarlarının babanın yanında daha iyi olacağına ikna olunması halinde Aile Mahkemesi hakimi tarafından velayetin babaya verilmesine hükmedilecektir.

Babanın velayeti alabilmesi için haklı gerekçeler bulunmalıdır ;

  • Çocuğun gereksinimleri: Mahkemeler, çocuğun sağlığı, eğitimi, güvenliği, duygusal ve sosyal ihtiyaçları gibi faktörleri göz önünde bulundurur. Babanın bu ihtiyaçları daha iyi şekilde karşılayabileceği düşünülüyorsa, velayetin babaya verilmesi mümkündür. Uzman kişi bu durumları tespit edebilmek için baba ile görüşme sağlar. Babanın yaşadığı ortamı gözlemler. Çocukların ihtiyaçlarına cevap verip veremeyeceği yönünde olumlu/olumsuz görüşlerini yazılı rapor halinde mahkemeye sunar.
  • Babanın çocuk ile arasında bulunan güçlü duygusal bağ: Mahkemeler, babanın çocuğuyla olan ilişkisini ve etkileşimini değerlendirir. Baba-çocuk arasındaki güçlü bağ, babanın çocuğun velayetini almasını destekleyebilir. Çocuğun babası hakkında düşünceleri ve babasıyla zaman geçirmekten keyif alması hakimin takdirinde etkili olacaktır.
  • Babanın çocuğun bakımını sağlayabilecek özelliklere sahip olması: Mahkemeler, babanın çocuğun bakımı, günlük ihtiyaçlarına ve sağlık gereksinimlerine uygun şekilde yanıt verebilme yeteneğini değerlendirir. Babanın ebeveynlik becerileri, velayetin babaya verilmesinde etkili olabilir. Çocuğun ihtiyacını karşılayabilecek ölçüde yemek yapabiliyor olması gerekmektedir.
  • Çocuğun tercihi: Eğer çocuk belli bir yaşın üzerindeyse, mahkeme çocuğun tercihini de dikkate alabilir. Ancak çocuğun tercihi, mutlak olarak karar verici bir faktör değildir ve çocuğun olgunluk seviyesi ve çıkarı göz önünde bulundurulur. Çocuğun idrak yaşı 8’dir. Bu yaşın üzerindeki çocuklara tercihleri ve nedenleri sorulmalıdır.
  • Diğer faktörler: Mahkemeler, ebeveynler arasındaki ilişkiyi, işbirliği yeteneğini, çocuğun diğer ebeveynle olan ilişkisini ve ebeveynlerin iletişimini de değerlendirir. Eğer baba diğer ebeveynle işbirliği yapmaya ve çocuğun diğer ebeveynle ilişkisini desteklemeye istekliyse, velayetin babada kalması olasıdır.

Velayetin babaya verilmesi mümkün olabilir, ancak her durumda çocuğun en iyi çıkarının gözetildiğini unutmamak önemlidir. Mahkeme, her boşanma davasını ayrı ayrı değerlendirir ve çocuğun en iyi çıkarını gözeterek velayet kararını verir.

Ortak Velayet Kavramı

Türk Medeni Kanunu’nda 2002 yılında yapılan değişikliklerle birlikte, boşanma davalarında “ortak velayet” kavramı da tanıtılmıştır. Evlilikte eşler müşterek çocuk üzerinde ortak velayet hakkına sahiptir. Diğer eşin izni, rızası olmadıkça velayet hakkı tek başına kullanılamayacaktır. Evliliğin devamı halinde havaalanından müşterek çocuğu seyahate çıkarmak isteyen eş diğer eşten izin almadıkça uçağa bindiremeyecektir. Ortak velayet, ebeveynler arasında çocuğun bakımı, eğitimi ve diğer önemli kararların birlikte alınmasını içerir. Mahkemeler, ebeveynlerin çocuğunun çıkarını en iyi şekilde gözetebilecekleri durumlarda ortak velayeti tercih edebilirler. Ancak, ortak velayet kararı verilirken, ebeveynler arasındaki uyum, işbirliği ve iletişim yeteneği gibi faktörler de dikkate alınır. Ortak velayetin çocuğun üstün yararına olacağı davada ispat edilmesi halinde hakim tarafından ortak velayete hükmedilebilecektir.

Velayetin Tek Bir Kişide Olması

Boşanma davalarında tek taraflı velayet, çocuğun yalnızca bir ebeveyn veya taraflar tarafından bakılmasını ve eğitilmesini ifade eder. Tek taraflı velayet kararı, çocuğun çıkarına uygun olabilecek durumlarda verilebilir. Mahkemeler, çocuğun sağlığı, güvenliği ve gelişimi gibi faktörleri dikkate alarak velayeti tek bir kişiye verme yönünde bir karar verebilirler. Bu durumda, diğer ebeveyn  çocuk ile kişisel ilişki tesisi hakkına sahip olur. Kişisel ilişki tesisi kurulmasında da yine çocuğun üstün yararı ve tarafların durumları göz önüne alınacaktır. Velayet davalarına bakan tecrübeli bir avukattan velayet davanızla ilgili detaylı bilgi alabilirsiniz.

Velayetin Değiştirilmesi

Boşanma davalarında verilen velayet kararı, değişen koşullar nedeniyle zaman içinde değiştirilebilir. Ebeveynlerden birinin veya her ikisinin de çocuğun çıkarına uygun olarak velayetin değiştirilmesini talep etmeleri durumunda, mahkemeler bu talepleri değerlendirir. Mahkemeler, çocuğun güvenliği, sağlığı ve gelişimi gibi faktörleri dikkate alarak velayet kararını yeniden değerlendirebilir ve varsa değişiklik yapabilir. Velayetin Değiştirilmesi Davası eski adıyla Velayetin Nezi Davası sonucunda çocuğun velayeti ile ilgili karar verilir.

Hakimin velayetin değişmesi yönünde karar vermesi halinde velayet bir ebeveynden alınarak diğer ebeveyne verilir. Hakim velayetin değiştirilmesine karar verdikten sonra diğer ebeveyn yönünden de kişisel ilişkinin ne şekilde kurulacağını belirler. Hakimin vereceği her türlü kararda tek bir gaye yer almaktadır. Hakim vereceği kararlarda çocuğun üstün yararını gözetecektir. Hakimin velayet ile ilgili bakacağı davada taraf iradeleri ve iddiaları dışında araştırılması gereken tüm hususları hakimin gözetmesi gerekmektedir. Velayetin Değiştirilmesi Davası kamu davası niteliğinde olup hakimin Resen gözetme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Kime Verilir ?

Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Kime Verilir ?

Velayetin Değiştirilmesi Halinde İştirak Nafakası

İştirak nafakası, Türk Medeni Kanunu gereği boşanma veya ayrılık durumunda velayeti diğer ebeveynde olan çocuğun masraflarının karşılanması amacıyla ödenen bir tür nafakadır. Velayetin değiştirilmesi durumunda, yani çocuğun velayeti bir ebeveynden diğerine geçtiğinde, iştirak nafakası da etkilenir ve değişiklik gösterir. Velayet sahibi ebeveyn müşterek çocuğun bakım ve gözetimi ile yapacağı tüm masraflara diğer ebeveyninde katılım sağlaması gerekmektedir. Bu katılımın sağlanması için taraflar kendi aralarında anlaşabileceği gibi mahkemeler aracılığı ile de bu durumun sağlanması mümkündür. Taraflar arasında yaşanabilecek bir anlaşmazlık halinde mahkemeler tarafından verilecek kararlar bağlayıcı olacaktır.

Velayetin değiştirilmesi, çocuğun çıkarları gözeterek verilen bir karardır. Mahkeme, çocuğun velayetinin değiştirilmesini uygun bulursa, eski velayet sahibi ebeveynin sorumluluğundan alınarak diğer ebeveynin sorumluluğuna geçer. Bu durumda, iştirak nafakası da etkilenir ve ödeme yükümlülüğü değişecektir. Velayet sahibi ebeveyn diğer eşten uygun miktarda iştirak nafakası talep edebilecektir.

İştirak nafakasının belirlenmesi ve miktarı, çocuğun ihtiyaçları, ebeveynlerin maddi durumu, gelirleri ve diğer faktörlere bağlıdır. Velayetin değiştirilmesi durumunda, iştirak nafakası miktarı yeniden değerlendirilebilir. İştirak nafakasının belirlenmesinde çocuğun ihtiyaçları ve anne-babanın maddi durumu göz önünde bulundurulur.

Velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının yeniden düzenlenmesi, mahkeme tarafından verilebilecek bir karardır. Ebeveynler, velayetin değiştirilmesi halinde iştirak nafakasının da gözden geçirilmesi için mahkemeye başvurabilirler. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek yeni bir iştirak nafakası miktarı belirleyecektir.

Velayetin değiştirilmesi durumunda iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü de yer değiştirmiş olacaktır. İştirak nafakasının miktarı, çocuğun ihtiyaçları ve ebeveynlerin maddi durumu dikkate alınarak belirlenir. Velayetin değiştirilmesi halinde iştirak nafakasının yeniden değerlendirilmesi için mahkemeye başvurulması önemlidir.

İştirak Nafakasına Artış Yapılması Yargıtay Kararı

T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2016/4481 K. 2016/8685 T. 1.6.2016

Dava; iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu’nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.

İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.

Dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuk 1998 doğumlu ve beyana göre 11. sınıf öğrencisi olduğu; davalının ise, emekli olup, 1.050,00 TL gelirinin ve 1998 model otomobilinin bulunduğu, yeni eşine ait evde yaşadığı anlaşılmıştır.

Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 1,5 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.

Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; iştirak nafakasında artış yapılması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi uygun bulunmamıştır.

O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir artış miktarına hükmetmek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç

Boşanma davalarında çocuğun velayeti, çocuğun en iyi çıkarını gözetmek amacıyla önemli bir konudur. Türk Medeni Kanunu, çocuğun çıkarını esas alarak velayet kararlarının verilmesini sağlamaktadır. Mahkemeler, ortak velayeti tercih edebilir veya tek taraflı velayet kararı verebilirler. Velayet kararları, çocuğun gelişimi ve değişen koşullar göz önüne alınarak zaman içinde değiştirilebilir. Boşanma davalarında çocuğun velayetiyle ilgili kararlar, hukuki sürecin önemli bir parçasını oluşturur ve çocuğun iyiliği ve refahını korumayı hedefler.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir