Aile içi şiddet, toplumsal yapımızın en hassas noktalarından birini oluşturmaktadır. Ailenin, bireyin sığınağı, korunma ve huzur bulduğu en temel kurum olması gerektiği düşünüldüğünde, bu kurum içerisinde yaşanan şiddetin bireyler ve toplum üzerindeki derin etkileri daha iyi anlaşılabilir. Aile içi şiddetin, mağdurlarının fiziksel ve psikolojik bütünlüğüne verdiği zararların ötesinde, toplumun genelinde de yarattığı hasarlar ve sonuçlar göz ardı edilemez.

Hukukun, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini korumak adına aile içi şiddete karşı nasıl bir tutum sergilediği, bu konuda ne tür yaptırımların ve koruyucu önlemlerin alındığı büyük önem taşımaktadır. Yargı organlarının, aile içi şiddet vakalarına yaklaşımı, toplumun bu soruna verdiği değeri ve ciddiyeti de yansıtmaktadır. Ancak yargı süreçleri, mağdurun yaşadığı travmayı gidermek ve adaleti sağlamak için her zaman yeterli midir? Bu, tartışılması gereken bir diğer boyuttur.

Aile içi şiddet, yargı karşısında sadece failin cezalandırılmasıyla sınırlı kalmamalı, mağdurun korunması ve rehabilitasyonu, çocukların ve diğer aile üyelerinin psikolojik destek alması gibi birçok boyutu da içermektedir. Bu bağlamda, yargı karşısındaki sonuçlar sadece ceza hukukuna odaklı değil, aynı zamanda sosyal hizmetler, medeni hukuk ve çocuk hakları gibi farklı alanları da kapsamalıdır. Bu yazımızda, aile içi şiddetin yargı karşısındaki sonuçlarını, hukuki, sosyolojik ve psikolojik boyutlarıyla ele alarak, konunun derinlemesine bir analizini sunmayı hedefliyoruz.

Aile İçerisinde Rastlanan Şiddetin Çeşitliliği

  • Fiziksel Şiddet: Bir kişinin diğerine fiziksel zarar verdiği eylemleri kapsar. Örnekler; tokat atmak, itmek, tekmelemek, sıkmak veya herhangi bir şekilde fiziksel olarak zarar vermek.
  • Duygusal/psikolojik Şiddet: Mağduru duygusal olarak yaralamayı amaçlayan sözlü ya da sözsüz eylemlerdir. Özsaygıyı zedeleme, küçümseme, aşağılama, sürekli eleştirme ve tehdit etme bu kategoriye girer.
  • Cinsel Şiddet: Bir kişinin rızası olmaksızın başka bir kişiye cinsel eylemde bulunmasını, cinsel içerikli bir davranışı zorla gerçekleştirmesini ya da cinsel içerikli materyali paylaşmasını içerir.
  • Ekonomik Şiddet: Aile bireylerinden birinin, diğerini ekonomik olarak kontrol altında tutmaya çalışmasıdır. Bu, maddi kaynaklara erişimi kısıtlama, harcamaları denetleme veya ekonomik bağımsızlığı engelleme şeklinde olabilir.
  • Sosyal İzolasyon: Mağduru ailesinden, arkadaşlarından veya toplumdan izole etmeye yönelik eylemleri içerir. Bireyi sosyal aktivitelerden uzaklaştırma, arkadaşlarla veya aileyle görüşmesini engelleme gibi eylemler bu kategoriye girer.
  • Dijital/İnternet Üzerinden Şiddet: Teknolojinin gelişmesiyle, şiddet eylemleri dijital platformlarda da meydana gelmeye başladı. Bireyin özel bilgilerini veya fotoğraflarını izni olmadan paylaşma, sürekli olarak izleme veya takip etme, bireye dijital platformlar üzerinden tehditlerde bulunma bu kategoriye örnek olarak verilebilir.
  • Ruhani/Dini Şiddet: Bireyin inançları veya dini değerleri üzerinden ona baskı yapma, dini değerlerini küçümseme ya da alaya alma bu kategoriye girer.

Şiddetin her türlüsü, mağdurlar üzerinde ciddi psikolojik, fiziksel ve duygusal zararlara yol açabilir. Aile içi şiddetin herhangi bir biçimi, toplumun her kesiminde rastlanabilir ve bu sorunla başa çıkmak için farkındalığın artırılması ve etkili önlemlerin alınması esastır.

Evlilik İçindeki Şiddetin Kökenleri

  • Kişisel Tarih: Bireylerin geçmiş deneyimleri, onların davranışlarını derinden etkileyebilir. Özellikle çocukluk döneminde şiddete tanık olmuş veya şiddet görmüş bireyler, yetişkinliklerinde de benzer davranışları sergileyebilir.
  • Kültürel ve Toplumsal Yapı: Bazı toplumlarda, erkeklerin aile içinde dominant bir rol oynaması ve şiddeti bir kontrol aracı olarak kullanmaları kültürel olarak kabul görebilir. Bu tür bir sosyal yapı, bireyleri şiddeti normalleştirmeye ve kabul etmeye teşvik edebilir.
  • Ekonomik Stres: Ekonomik zorluklar ve işsizlik gibi faktörler, bireyler üzerinde ekstra stres oluşturabilir. Bu stres, bireyin eşi üzerinde fiziksel veya duygusal şiddet uygulamasına yol açabilir.
  • Alkol ve Madde Bağımlılığı: Alkol ve/veya madde kullanımı, bireyin kontrolünü kaybetmesine ve agresif davranmasına yol açabilir.
  • Kişilik Bozuklukları ve Psikolojik Sorunlar: Bazı kişilik bozuklukları veya psikolojik rahatsızlıklar, bireyin şiddet eğilimini artırabilir.
  • Güç ve Kontrol: Şiddet, bireyin eşi üzerinde kontrol kurma ve gücünü gösterme arzusunun bir sonucu olabilir.
  • İletişimsizlik: Eşler arasında etkili bir iletişim kurulamadığında, yanlış anlaşmalar ve çatışmalar artar. Bu tür durumlar da şiddeti tetikleyebilir.

Bu faktörlerden herhangi biri veya birkaçının bir araya gelmesi, evlilik içindeki şiddeti tetikleyebilir. Ancak her birey ve ilişki eşsizdir; bu nedenle, genellemelerde bulunurken dikkatli olmak önemlidir. Şiddetin önlenmesi için toplumsal bilincin artırılması, eğitim, danışmanlık ve yasal tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Evlilikte veya İlişkide Şiddetle Karşılaştığınızda Atılacak Adımlar

Evlilikte veya bir ilişkide şiddet görmek ciddi bir sorundur ve acil müdahale gerektirir. Her şiddet türü, hem fiziksel hem de psikolojik zararlara yol açabilir. Eğer siz veya bir tanıdığınız evlilikte ya da bir ilişkide şiddet görüyorsa, aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

  • Güvende Olun: Öncelikle fiziksel güvenliğinizi sağlamak önemlidir. Şiddetin gerçekleştiği bir ortamdan hemen uzaklaşın. Eğer evden ayrılmak zorsa, kendinizi kilitleyebileceğiniz bir odaya gidin ve polisi arayın.
  • Profesyonel Yardım Alın: Şiddet mağduru kişiler, polise başvurabilir veya kadın sığınma evlerine, kriz merkezlerine başvurarak destek alabilirler.
  • Destek Gruplarına Katılın: Şiddet mağduru bireyler için oluşturulmuş destek grupları, bireylerin yaşadıklarını paylaşabilmeleri ve benzer durumları yaşamış kişilerden destek alabilmeleri için önemlidir.
  • Psikolojik Destek Alın: Şiddet görmüş bir kişi, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunlarla karşılaşabilir. Uzman bir psikolog veya psikoterapistten destek almak bu süreçte önemlidir.
  • Hukuki Destek Alın: Evlilikte şiddet suçtur. Şiddet mağduru bireyler, hukuki danışmanlık alarak haklarını öğrenebilir ve gerekli hukuki işlemleri başlatabilirler.
  • Yakınlarınızı Bilgilendirin: Yaşadığınız durumu yakınlarınıza, dostlarınıza ve ailenize anlatmak, size destek olmaları için önemlidir.
  • Gizli Yedek Plan Yapın: Eğer evi terk etmek zorunda kalırsanız, önceden nereye gideceğinizi, neleri yanınıza alacağınızı planlamak yararlıdır.
  • Tehditleri Ciddiye Alın: Şiddet eğilimli bir partnerden gelen tehditleri hafife almamalısınız. Tehdit altında hissediyorsanız, yetkililere bildirin.
  • Kendinizi Suçlamayın: Mağdur olan kişinin yaşadığı şiddeti hak etmediğini ve şiddetin asla kabul edilemez olduğunu unutmamak önemlidir. Suç, şiddeti uygulayan kişide olup, mağdurun bu durumu hak etmediğini bilmek önemlidir.

Eğer Türkiye’de yaşıyorsanız, şiddet gördüğünüzde “Alo 183 Sosyal Destek Hattı”nı arayarak destek alabilirsiniz. Bu tür kriz hatları, şiddet mağdurlarına acil yardım ve yönlendirme yapar. Bu tür durumlarla başa çıkmak zordur, ancak profesyonel yardım ve destekle daha güvenli ve sağlıklı bir yaşama adım atabilirsiniz.

Mahkeme Kararıyla Alınan Evlilikteki Şiddet Tedbirleri

Evlilikte yaşanan şiddet, birçok ülkede ciddi bir sosyal sorun olarak kabul edilmekte ve bu konuda mağdurun korunması amacıyla birçok hukuki tedbir alınmaktadır. Türkiye’de de “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” gibi mevzuatlarla evlilikteki şiddete karşı tedbirler alınmıştır.

Mahkeme kararıyla alınabilecek evlilikteki şiddet tedbirleri şunlardır:

  • Şiddet Uygulayan Kişinin Evden Uzaklaştırılması: Mahkeme, şiddet uygulayan kişiyi ortak konuttan geçici ya da süresiz olarak uzaklaştırabilir.
  • Yaklaşma Yasağı: Mağdurun yaşadığı yere, çalıştığı yere veya sıkça gittiği diğer yerlere şiddet uygulayan kişinin yaklaşmaması için mahkeme kararıyla yasak getirilebilir.
  • İletişim Yasağı: Şiddet uygulayan kişiye, mağdura veya mağdurun yakınlarına telefon, mesaj, elektronik posta vb. yollarla ulaşmaması için yasak konulabilir.
  • Ortak Çocukların Korunması: Şiddet uygulayan eşin, ortak çocukları tehdit etmesi ya da zarar vermesi durumunda, mahkeme çocukların korunması için gerekli tedbirleri alabilir. Bu, çocukların velayetinin değiştirilmesi, şiddet uygulayan eşin çocukları görmesinin kısıtlanması gibi tedbirleri içerebilir.
  • Mağdura Geçici Maddi Destek Sağlanması: Şiddet uygulayan kişi, mağdurun yaşamını sürdürebilmesi için geçici maddi destek sağlamak zorunda bırakılabilir.
  • Kişisel Eşyaların Alınması: Mağdura, şiddet uygulayan kişinin nezaretinde ya da polis gözetiminde ortak konuttan kişisel eşyalarını alması için izin verilebilir.
  • Tedavi ve Danışmanlık: Şiddet uygulayan kişiye, tedavi ya da danışmanlık hizmetleri alması için mahkeme kararıyla zorunluluk getirilebilir.

Bu ve benzeri tedbirler, mağdurun güvende olması ve şiddetin tekrarlanmaması için alınır. Şiddete uğrayan bireyler, en yakın polis merkezine veya aile mahkemesine başvurarak bu tedbirleri talep edebilirler. Ancak, hukuki süreçler ülkeden ülkeye değişiklik gösterebilir, bu nedenle konuyla ilgili güncel ve yerel bilgilere başvurmak önemlidir.

Aile İçi Şiddetin Ceza Hukukundaki Yeri ve Sonuçları

Aile içi şiddet, dünyanın dört bir yanında toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok ülkede aile içi şiddet, ceza hukukunda özel bir yer bulmuş olup, ciddi yaptırımlarla karşılaşılabilir. Bu yazıda, genel anlamda aile içi şiddetin ceza hukukundaki yeri ve sonuçlarından bahsedeceğim.

Aile İçi Şiddetin Ceza Hukukundaki Yeri:

  • Tanım ve Kapsam: Aile içi şiddet; aynı ailede ya da aynı evde yaşayan bireyler arasında fiziksel, cinsel, duygusal ya da ekonomik zarar verme eylemlerini içerir. Bu, eşe yönelik şiddeti, çocuğa yönelik şiddeti, yaşlılara yönelik şiddeti veya aile fertlerine karşı diğer şiddet türlerini kapsayabilir.
  • Özel Suç Tipleri: Birçok ülkede aile içi şiddet, özel ceza kanunlarıyla düzenlenmiştir. Bu kanunlar, aile içi şiddeti özel bir suç olarak tanımlayabilir veya genel şiddet suçlarını ağırlaştırıcı bir unsur olarak değerlendirebilir.
  • Koruma Tedbirleri: Aile içi şiddet mağdurları için koruma tedbirleri alınması, birçok hukuk sisteminde mümkündür. Bu, şiddet uygulayan kişinin evden uzaklaştırılması, yaklaşma yasağı veya iletişim yasağı gibi tedbirleri içerebilir.

Aile İçi Şiddetin Sonuçları:

  • Cezai Yaptırımlar: Şiddet uygulayan kişi, hapis cezası da dahil olmak üzere çeşitli cezai yaptırımlarla karşılaşabilir. Cezanın süresi ve ağırlığı, şiddetin derecesine, mağdurun durumuna ve diğer ağırlaştırıcı veya hafifletici unsurlara bağlı olarak değişebilir.
  • Adli Tedbirler: Şiddet mağduru için koruma tedbirleri alınabilir. Bu tedbirler, şiddet uygulayan kişiye uygulanan kısıtlamalara ek olarak, mağdurun korunması ve güvence altına alınması amacıyla alınır.
  • Hukuki Sonuçlar: Aile içi şiddet, boşanma davalarında da dikkate alınabilir. Şiddet uygulayan eşin velayet hakkını kaybetmesi veya nafaka taleplerinin değerlendirilmesinde de etkili olabilir.
  • Toplumsal Sonuçlar: Aile içi şiddet vakalarının ortaya çıkması, toplumsal tepkilere yol açabilir. Bu, toplumun şiddet konusunda daha bilinçlenmesini ve bu tür olayların önlenmesi için daha fazla çaba sarf edilmesini teşvik edebilir.

Sonuç olarak, aile içi şiddet, hem bireylerin yaşamları üzerinde derin etkiler yaratan hem de toplumu doğrudan etkileyen bir sorundur. Bu nedenle, ceza hukuku yoluyla bu tür olayların önlenmesi ve mağdurların korunması, birçok ülkede öncelikli bir konudur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir